Basit bir inanç, psikolojiniz ve hayatınız üzerinde nasıl bu kadar dönüştürücü bir güce sahip olabilir?
- Ekrem Başarı

- 13 Tem
- 2 dakikada okunur

Basit bir inanç, psikolojiniz ve hayatınız üzerinde nasıl bu kadar dönüştürücü bir güce sahip olabilir?
Sadece sınırlı bir zekaya veya kişilik özelliklerine sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, bu nitelikleri tekrar tekrar göstermek zorunda hissedersiniz ve eksik görünebileceğiniz her türlü durumdan kaçınırsınız.

Birçok kişi bu zihniyeti hayatının erken dönemlerinde geliştirir. Benim durumumda, zekaya her zaman değer vermiş olsam da, altıncı sınıf öğretmenlerimden biri bende sabit zihniyeti gerçekten pekiştirdi. Alfred Binet'in (IQ testini geliştiren) aksine, IQ puanlarının bir kişinin potansiyelini tamamen tanımladığına inanıyordu. Sınıf oturma düzenimizi IQ puanlarına göre düzenledi ve yalnızca yüksek puanlı öğrencilere kıymet verdi. Günlük kaygıya neden olmanın ötesinde, herkesin tek bir hedefi paylaştığı bir ortam yarattı: akıllı görünmek (aptal görünmekten kaçınmak).
Sorulan her soru tüm değerinizin bir yargısı gibi hissettirdiğinde kim öğrenmekten zevk alabilir?

Eğitimde, profesyonel ortamlarda veya kişisel ilişkilerde olsun, kendilerini kanıtlama ihtiyacıyla hareket eden sayısız birey gözlemledim. Her durumu şu mercekten analiz ederler: Başarılı mı yoksa başarısız mı olacağım? Zeki mi yoksa aptal gibi mi görüneceğim? Başkaları beni kabul edecek mi yoksa red mi edecek? Kendimi başarılı mı yoksa yetersiz mi hissedeceğim?
Toplumumuz zekaya, kişiliğe ve karaktere değer verse de alternatif bir bakış açısı var. Bu diğer zihniyette, ilk aşamadaki yetenekleriniz yalnızca bir başlangıç noktası olarak görülür. Bu gelişim zihniyeti, temel özelliklerinizin çabalarınız, stratejileriniz ve başkalarının yardımıyla geliştirebileceğiniz şeyler olduğu inancına dayanır. İnsanlar başlangıçtaki yetenekler, eğilimler, ilgiler veya mizaçlar açısından farklılık gösterse de, herkes uygulama ve deneyim yoluyla değişebilir ve gelişebilir.
Bu zihniyete sahip kişiler, herkesin her şey olabileceğine, doğru motivasyon veya eğitimle herkesin Einstein veya Beethoven olabileceğine mi inanır?

Hayır, ancak bir kişinin gerçek potansiyelinin bilinmediğine (ve bilinemeyeceğine) inanırlar; yıllar süren tutku, emek ve eğitimle neler başarılabileceğini öngörmenin imkansız olduğunu düşünürler.
Darwin ve Tolstoy'un sıradan çocuklar olarak görüldüğünü biliyor muydunuz?
Tüm zamanların en büyük golfçülerinden biri olan Ben Hogan'ın çocukken tamamen koordinasyonsuz ve hantallıkla dolu olduğunu?

Yirminci yüzyılın en önemli sanatçıları listesinde yer alan fotoğrafçı Cindy Sherman'ın ilk fotoğrafçılık kursundan kaldığını?

En büyük aktrislerden Geraldine Page'e, yeteneksiz görülmesi nedeniyle vazgeçmesi tavsiye edildiğini? (1985 yılında oyunculuk dalında hiç ödül alamadan yedi Oscar adaylığına ulaşan ilk kadın oyuncu olmuştur. Ertesi yıl sekizinci kez Akademi Ödülüne aday olmuş ve En İyi Kadın Oyuncu ödülünü The Trip to Bountiful ile almıştır.)
Değer verilen özelliklerin geliştirilebileceği inancının nasıl öğrenme tutkusu yarattığını kolaylıkla görebilirsiniz. Enerjinizi daha iyi olmaya ve gelişmeye harcamak varken neden ne kadar harika olduğunuzu tekrar tekrar kanıtlamak için zaman harcayasınız?
Eksikliklerinizi gizlemek yerine neden onları aşmayasınız?
Sadece özgüveninizi destekleyecek arkadaşlar veya partnerler aramak yerine, neden sizi gelişmeye teşvik edecek kişileri aramayasınız?
Ve denenmiş, doğru olanı aramak yerine, neden sizi zorlayacak deneyimler aramayasınız? Kendinizi geliştirme ve özellikle işler yolunda gitmediğinde bile buna bağlı kalma tutkusu, gelişim zihniyetinin ayırt edici özelliğidir. Bu, insanların hayatlarının en zorlu zamanlarında bile gelişmesini sağlayan zihniyettir.



Yorumlar