top of page

Başarı için Kurtulmanız Gereken Zaman Hırsızları


Hayatta zamandan daha değerli başka bir şey var mı bilmiyorum. Başarılı ve tatmin edici bir hayat da bu kısıtlı kaynağın, zamanın doğru kullanımı doğru öğrenme ile başlar. Özellikle öğrencilik döneminde zaman yönetimi, hayat boyu sürecek alışkanlıkların temelini atar.


Bu yazıda ekran oyun bağımlılığı gibi yüzeysel zaman hırsızlarına değil asıl kök problemlere değineceğim. Burada sabır gösterip belirleyeceğimiz problemin doğru teşhisi çözümün de ilk adımı olacak.



ree


Bu yolculukta karşılaşılan engeller, yani "zaman hırsızları", öğrencilerin potansiyellerine ulaşmalarını engeller. Yetişkinlerin ve öğrenci koçları olarak bizim görevimiz, öğrencilerin zamanlarını en verimli şekilde kullanmalarını sağlamak ve onları bu konuda bilinçlendirmektir.


Gelin zaman hırsızlarına bir göz atalım.


1. Öncelikleri Doğru Belirleyememek


Günümüzde birçok öğrenci ve yetişkin, önceliklerini belirlemekte zorlanıyor. Sürekli olarak acil işlerin peşinde koşarken, önemli olan görevler arka planda kalıyor. Özellikle elektronik cihazlardan gelen bildirimler işi iyice zorlaştırıyor. Bu durumun belki de en somut hali annelerin çocuklarına sürekli olarak "Önce ödevini yap, sonra oyun oynarsın" demesi olabilir.


Çocuk hazza ve eğlenceye öncelik veriyor. Okula karşı sorumlulukları ise daha geri planda belki de hiç yapmak niyetinde değil. Bu tür bir durum varsa çok geç olmadan çocukla sakin bir konuşma yapmak onun bakış açısını anlamak ve doğru düşünce, yaklaşımları aktarmak hayat boyu başarısı için çok yardımcı olacaktır.


2. İlham Gelmesini Beklemek


Beyaz Diş romanı ile tanıştığım Jack London'ın kitapları ve yaşantısı beni oldukça etkilemiştir. Deniz Askeri Lisesi yıllarımda The Sea Wolf (Deniz Kurdu), Üniversite yıllarımda Martin Eden kitaplarını okudum. Martin Eden kitabında yazarın büyük ölçüde kendi yaşantısını aktardığına inanıyorum. Jack London inanılmaz seviyede iç disiplini ve kuralları olan bir kişiliğe sahip. Her sabah 04:00 ya da 05:00’de kalkıp, düzeltilecek yazılarını saat 08:00’e kadar hazırlar. 09:00 - 11:00 arası ise her gün bin kelime yazar. Yolculukları sırasında, hastalığında bile bin kelime yazma işini aksatmaz.

Bunun tam tersi bir şekilde çoğu öğrenci, ilham gelmediği sürece çalışmaya başlamaz. Ancak ilham gelmesini beklemek, zaman kaybına yol açar. İlham, içinden gelmesini beklemek yerine, harekete geçmek ve rutin oluşturmak önemlidir.


3. Her Şeyi Kendin Yapmaya Çalışmak


Bazı öğrenciler, her şeyi kendi başlarına yapmaya çalışır ve bu da zaman kaybına yol açar. Bir çok canlının bebeği dünyaya geldiğinde yaşamsal fonksiyonları hazırdır. İnsan evladı doğduktan en erken 1 yıl sonra yürümeye başlayabilir. Yetişkinliğe kadar yardıma ve bakıma muhtaçtır. Bu yasal olarak 18 yıl kabul edilmiş. Hal böyle olmasına rağmen çok fazla öğrenci yardım istemek noktasında çekimser kalıyor. Bu iki şekilde gerçekleşiyor. Ya öğrenci utanıyor ve rahatsızlık hissediyor ya da ben kendim yapabilirim diye saatlerce uğraşabiliyor. Utanma durumunda öğrencinin davranış eğitimine ve rahatlatılmaya ihtiyacı vardır. Bazı durumlarda hata yapma, aşağılanma, dalga geçilme gibi korkular yatmaktadır. Öğretmenlerin ve ebeveynlerin cesaretlendirmeleri ile sabırla yol alınmalıdır.

Öğrencinin saatlerce bir soru üzerine düşünmesi kontrollü bir şekilde istediğimiz bir şeydir fakat özellikle sınav hazırlık yıllarında bir soruya harcanacak toplam süre 10 dakikayı geçmemelidir. Aksi halde başarı önünde büyük bir zaman hırsızına dönüşmektedir. Ayrıca bu öğrenciler sınavda da bir soruya takılıp öylece dakikalarca vaktini bir soru üzerinde harcamakta ve sınavı yetiştirememektedir.


4. Başka İnsanların Düşüncelerini Gereğinden Fazla Önemsemek


ABD'nin New York kentinde terapi veren Maenpaa, CNBC'de kaleme aldığı yazıda bu durumun 7 belirtisini sıraladı:

1. Geçmişteki sosyal etkileşimlerinizi kafanızda tekrar tekrar canlandırmanız.

2. Devamlı, insanların sizi sevmediğini varsaymanız.

3. Konuşma sırasında ne söyleyeceğinizi uzun süre düşünmeniz.

4. Kendinize bir imaj yaratmak için gerçek benliğinizi gizlemeniz.

5. Geceleri sosyal etkileşimleri nasıl idare edeceğinizi düşünmekten uyuyamıyorsanız.

6. Vücudunuzun her yerinde gerginlik hissediyorsanız.

7. Sosyal etkileşimler sırasında kalp çarpıntısı, konsantrasyon eksikliği, baş dönmesi veya karın ağrısı yaşamanız.


Sosyal kaygı nasıl yönetilir? Maenpaa, sosyal kaygının üstesinden gelmek isteyen bireylerin, gündelik konuşmalarını düşündüğünde olayları farklı bakış açısıyla yorumlaması gerektiğini söylüyor.


5. Ne İstediğini Bilmemek


Hayatta ne istediğini bilmemek oldukça yaygın bir durumdur. Bu durum, kariyer seçimlerinden günlük kararlara kadar hayatın birçok alanında etkili olabilir.


Peki, ne istediğini bilmemek neden olur ve bu durumdan nasıl çıkılabilir?


Kararsızlık, genellikle içsel çatışmalar ve belirsizliklerden kaynaklanır. Kişi, kendi değerleri, beklentileri ve hedefleri arasında sıkışıp kaldığında, ne istediğine karar vermek zorlaşır.


Ne İstediğini Bilmemenin Nedenleri

Aşırı Seçenekler: Günümüz dünyasında karşımıza çıkan aşırı seçenekler, karar verme sürecini zorlaştırabilir.

Beklenti Baskısı: Aile, arkadaşlar ve toplumun beklentileri, kişinin kendi isteklerini anlamasını engelleyebilir.

Kendini Tanıma Eksikliği: Kendi değerlerini, ilgi alanlarını ve yeteneklerini bilmemek, kişinin ne istediğini anlamasını zorlaştırır.


Kararsızlık, stres, anksiyete ve hayal kırıklığı gibi duygusal sorunlara yol açabilir. Ayrıca, kişisel gelişimi ve kariyer ilerlemesini de olumsuz etkileyebilir.


Ne istediğini bilmemek, zaman kaybının en büyük nedenlerinden biridir. Öğrencilere hedeflerini belirlemeleri konusunda yardımcı olmak, onların zamanlarını daha verimli kullanmalarını sağlar. Aileler, okul ve öğrenci koçları bu konuda rehberlik yapmalıdır.


6. Korku


Korku, diğer duygular gibi bizi hayatta tutmak için önemli olsa da bazen hayatımızın en büyük başarılarını elde etmemizde kendi kendimizi sabote ettiğimiz bir araca dönüşebilir. İnsanın gelişmesi için konfor alanının dışına korku ve bilinmezlik alanına doğru cesaretle adımını atmalıdır. Bu süreçte ebeveyn, öğretmen ve çevresi çocuğu desteklemelidir. Aksi halde korku öğrencilerin harekete geçmesini engelleyen büyük bir zaman hırsızıdır.


Korkunun üzerine gitmek ve cesaretlendirmek, koçluk sürecinin önemli bir parçasıdır. Aynı bisiklete binmeye teşvik etmek gibi, öğrencilere de korkularının üstesinden gelmeyi öğretmeliyiz.


7. Şikayet Etmek


"Cesaret ve Şikayet aynı anda aynı bedende bulunamaz ve ikisi de çok bulaşıcıdır."


Şikayet etmek sorumluluğu ve suçu başka insanlara, sistemlere, olaylara ya da araçlara atmak çok kolaydır ve başarısızlık durumunda bir çok insanın otomatik savunma mekanizmasıdır. Bu kişiyi o an için rahatlatır da. Fakat durumu değiştirmez.


İş arkadaşımızdan, müdürümüzden, öğretmenlerden, sistemden sürekli şikayetçi olabiliriz. Hatta kimsenin mükemmel olmadığı bu dünyada herkes her şeyde şikayetçi olabileceği bir şeyler bulabilir. Fakat bu sorunları çözmemize ve gelişmemize yardımcı olmaz.


Şikayet etmek, sorunları çözmek yerine zaman kaybına yol açar. Öğrencilere, şikayet etmek yerine çözüm odaklı düşünmeyi öğretmek gereklidir.


8. Yarım Bırakmak


Yarım bırakmak, başladığı işi bitirmemek, hem zaman hem de motivasyon kaybına yol açar. Öğrencilere, başladıkları işi bitirmeleri gerektiğini ve bu alışkanlığın başarıya giden yolda önemli olduğunu vurgulamalıyız.


9. Herkesi Memnun Etmeye Çalışmak


Her davranış bir işleve hizmet eder. Çoğu zaman insanları memnun etmek, sevilmenin veya kabul edilmenin ve çatışma veya reddedilmeyi önlemenin bir yoludur. "Yeni icat çıkarma", "Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de" sözlerini duymuşuzdur. Birçoğumuz bu deyimleri duyarak büyüdük ve bazı insanlar bunları gerçekten kabul etti! Peki cam kırıkları ile dolu bu yolda nasıl yürüyeceğiz?


Çatışma yaşamın doğal bir parçasıdır. Ve çocuklara ebeveynlik yapmak günlük yaşamda pek çok çatışma fırsatını da beraberinde getirir. Elbette çocuğunuzun sizi dinlemesini ve işbirliği yapmasını istemeniz doğaldır ve işbirliği yapmamaları çok yorucudur! Ancak bir çocuğu her zorladığımızda, rüşvet verdiğimizde ya da baskı altına aldığımızda, onlara kendilerini düşünmeden itaat etmeyi öğretmiş oluruz. Davranışlarımız kasıtsız olsa bile yine de çocuklarımızı etkiler.


Örneğin, stresli olabilirsiniz veya aceleniz olabilir, dolayısıyla o anda sert tepkiler verebilir, çocuklarınıza yönelik uzun vadeli değerlerinizi ve vizyonunuzu unutabilirsiniz. Ne kadar masum olursa olsun, bir ebeveynin zaman içindeki tepkileri farkında olmadan yanlış mesajlar verebilir ve çocuğu itaatkâr olmaya eğitebilir.


Herkesi memnun etmeye çalışmak, kişisel hedeflerden sapmaya ve zaman kaybına yol açar. Öğrencilere, kendi önceliklerini belirlemeleri ve bu doğrultuda hareket etmeleri gerektiğini öğretmek önemlidir. Çocuklara "Sen pizza değilsin, herkesi memnun edemezsin" mottosuyla, öğrencilerimize bu farkındalığı kazandırmalıyız.


10. Kendini Kıyaslamak


Bu yetişkinlerinde farkında olmadan çok sık yaptığı bir şey ve iç huzurumuzu, benlik algımızı inanılmaz zedelemekte. Kendini başkalarıyla kıyaslamak, özgüveni zedeler ve zaman kaybına yol açar.


Alternatif farklı çözümler olsa da bazı şeylerin farkında olmak gerekiyor. İlki herkesin hayat yolculuğu kendisine özeldir. Başkalarının hayatlarına tanıklık etmek bazen bizim kendi hayatımızda ne istediğimize ışık tutabilir ve bu harika bir keşiftir. Fakat bunun biraz ileri gitmesi ve kıyasa dönüşmesi kişiye zarar verir.


Öğrencilere, kendi potansiyellerini keşfetmeleri ve kendi başarılarını kutlamaları gerektiğini öğretmeliyiz.


11. Aynı Hataları Sürdürmek


Benim için en başarılı kişi sürekli yeni şeyler deneyerek, hata yaparak ve öğrenerek ilerleyen, gelişen kişidir. Aynı hataları sürekli tekrar etmek, zaman kaybının ötesinde, öğrenme sürecini de olumsuz etkiler. Öğrencilere, hata yapmanın öğrenme sürecinin doğal bir parçası olduğunu ve hatalarından ders çıkarmaları ve aynı hataları tekrarlamamaları gerektiğini öğretmeliyiz.


12. Mükemmeliyetçilik


Mükemmeliyetçiler kendileri ve başkaları için gerçekçi olmayan yüksek beklentiler belirlerler. Hata bulma konusunda hızlıdırlar ve hataları aşırı derecede eleştirirler. Başarısızlık korkusundan dolayı bir projeyi erteleme eğilimindedirler. İltifatları umursamazlar ve başarılarını kutlamayı unuturlar. Bunun yerine onay ve doğrulama için hayatlarındaki belirli insanlara bakarlar.


Mükemmeliyetçiliği nasıl yenebilirsiniz?

Karşılaştırma zihniyetinden vazgeçmek, insanların inanılmaz derecede mükemmel bir ideale bağlı kalmaksızın yüksek düzeyde başarı elde etmelerine yardımcı olabilir. Bunu, farkındalık uygulayarak ve anda bulunarak, kendi kendine şefkatli bir şekilde konuşarak ve kendi hakkında olumsuz yargılara meydan okuyarak yapabilirler. Önemli olan, mükemmel olmasa bile bir çabanın değerli olabileceğini anlamaktır.


Mükemmeliyetçilik, işleri tamamlamak yerine sürekli mükemmel hale getirmeye çalışmak, zaman kaybına yol açar. Öğrencilere, mükemmelin düşmanı olan iyiyi kabul etmeleri gerektiğini öğretmeliyiz.


Sonuç


Bir koç olarak bahsi geçen bu zaman hırsızlarını ortaya çıkararak, sorunu doğru teşhis etmeyi çok önemli görüyorum. Doğru teşhis, sorunun çözümüne giden yoldaki ilk adımdır. Öğrencilere zaman yönetimi konusunda rehberlik ederken, onların potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olmak ve zaman hırsızlarını bertaraf etmek en önemli görevlerimizdendir. Zaman, geri alınamaz bir kaynaktır ve bu kaynağı en verimli şekilde kullanmak, öğrencilerin gelecekteki başarıları için kritik öneme sahiptir.

Yorumlar


bottom of page