Muhtemelen Gamification kelimesini yanlış anlıyorsunuz. İşte kavramlar, tartışmalar ve gerçekler hakkında derinlemesine bir bakış.
- Ekrem Başarı
- 14 Ağu
- 3 dakikada okunur

Günümüzde eğitimden iş hayatına, sağlıktan pazarlamaya kadar pek çok alanda adını sıkça duyduğumuz bir kavram var: oyunlaştırma (gamification). Kulağa “bilgisayar oyunu oynatmak” gibi gelebilir ama işin aslı çok farklı.
Oyunlaştırma; oyunun eğlenceli, motive edici unsurlarını alıp, onları oyun dışındaki alanlara uygulamak demek.
Amaç?
İnsanları daha istekli, ilgili ve motive hale getirmek.
İlgili makale: PBL Yanılgısı | Sosyal Medya Hakkında Bir Hikaye | Deneyim Odaklı Eğitim - “Gamification"
Örneğin; çocuğunuz matematik çalışırken puan kazanıyor, rozet topluyor ya da seviyeler atlıyorsa, işte bu bir oyunlaştırma tasarımıdır. Aynı mantık bir şirkette çalışan motivasyonunu artırmak için de kullanılabilir.

Oyunlaştırma Her Şey midir?
İşin içinde “puan”, “ödül” veya “görev” gördüğümüzde hemen “bu oyunlaştırma” demek kolaydır. Ama uzmanlar bu noktada uyarıyor:
Bir şey zaten baştan sona oyunsa (örneğin matematik öğretmek için hazırlanmış bir eğitim oyunu), bu “oyunlaştırma” değil, ciddi oyundur.
Bir markanın tanıtımı için hazırlanan bir mobil oyun da “reklam oyunu” kategorisine girer.
Oyunlaştırma ise daha çok, oyun olmayan bir şeyi oyun gibi hissettirmek ile ilgilidir. Mesela, çocuğunuzun ödev takibini “görev panosu” ve “haftalık ödül sistemi” ile yapmak gibi.
Tartışmalar: Akademisyenler Ne Diyor?
2011’de bu konuda iki önemli isim karşı karşıya geldi:
Gabe Zichermann, oyunlaştırmanın ticari kullanımını savunan bir pazarlama uzmanı.
Sebastian Deterding, kavramın teorik temellerini inceleyen bir akademisyen.
Deterding, “Oyun zaten oyunsa, ona oyunlaştırma diyemeyiz” diyor. Bu, eğitimciler ve ebeveynler için önemli bir ayrım:
Bir uygulama ya da sistem, çocuğunuzu motive ediyorsa sorun yok; ancak etiketi doğru koymak, doğru strateji seçmenizi kolaylaştırır.
Açık ve Kapalı Oyunlaştırma
Uzman Yu-kai Chou, oyunlaştırmayı ikiye ayırıyor:
Açık oyunlaştırma: Kullanıcı “ben oyun oynuyorum” diye farkında olur. (Örnek: “FoldIt” gibi bilimsel bir problem çözme oyunu)
Kapalı oyunlaştırma: Kullanıcı farkında olmadan, oyun mantığıyla yönlendirilir. (Örnek: puanlama sistemiyle ilerleyen bir eğitim platformu)
Çocuğunuz için hangisi daha etkili olur, işte asıl düşünmeniz gereken bu.
Ciddi Oyunlar: Eğlence + Öğrenme
Ciddi oyunlar, eğlenceyi bir amaç uğruna kullanan tasarımlardır. Örneğin:
DragonBox: Çocuklara matematikte cebir konusunu eğlenceli şekilde öğretir.
Zombies, Run!: Koşu yapmayı hikâyelerle keyifli hale getirir.
Bu uygulamalar, öğrenmeyi deneyime dönüştürür. Çünkü insan, yaşadığı şeyi daha kalıcı öğrenir.
Asıl Önemli Olan: Etki
İster ciddi oyun olsun, ister oyunlaştırma… Adı ne olursa olsun, çocuğunuzun motivasyonunu, ilgisini ve öğrenme isteğini artırıyorsa amacına ulaşmıştır. Etiketler sadece akademik tartışmalar için önemlidir.
Bunu bir domates örneğiyle düşünebilirsiniz: Botanikte domates bir meyvedir ama mutfakta sebze gibi kullanırız. Burada önemli olan “meyve mi sebze mi?” değil, onu nasıl kullandığımızdır.
✅ Son söz: Oyunlaştırma doğru kullanıldığında, çocuğunuzun öğrenmeye olan bakışını tamamen değiştirebilir. Doğru stratejilerle, ders çalışmak bile bir maceraya dönüşebilir. Önemli olan, oyunun gücünü bilinçli ve amaca uygun şekilde kullanmaktır.
Bu blog serisinin başlığı Deneyim Odaklı Eğitim - “Gamification" olduğu için, amacım ebeveyn ve profesyonel dünyadan okuyucularımın, çocukların çoğu zaman hayatlarının merkezine koydukları oyunlardaki sırlarda ustalaşmalarına ve bu uzmanlığı eğitim ve öğrenme süreçlerine kolaylıkla uygulamalarına yardımcı olacak bir strateji kılavuzu oluşturmaktır. Bu makale serisinin içeriğini özümsediğinizde, danışmanlık verdiğim birçok okulun ve eğitim teknolojileri şirketinin on binlerce lira ödeyerek edindiği bilgilere sahip olacaksınız.
Nihai hedefim, Deneyim Odaklı Eğitim’in sadece Matematik KULÜBÜ’nde değil tüm eğitim camiasında yaygın olarak benimsenmesini sağlamaktır.
Sürdürülebilir şekilde daha keyifli ve üretken bir eğitim dünyası yaratmak için derin bir kaygı duyuyorum. Bu dünyada, öğrencilerin yapmak zorunda oldukları şeylerle yapmak istedikleri şeyler arasında büyük bir ayrım olmayacak. Eğitim ve öğrenme, yaptığımız her şeyden keyif aldıkça daha iyi hale gelecektir.
Ekrem BAŞARI
Comments