Ekran Bağımlılığından Mı Şüpheleniyorsunuz? | Kolay Uygulanabilir Yöntemleri Araştırdım.
- Ekrem Başarı
- 23 saat önce
- 2 dakikada okunur
Geçen gün mutfakta yemek hazırlıyordum. Tezgâhın üzerinde her şey üst üste yığılmıştı: okuldan gelen notlar, alışveriş fişleri, bir köşede kraker paketleri, diğer tarafta kalemler…

O karmaşada bırakın yemek pişirmeyi, doğru dürüst düşünmek bile zordu.
Sonra fark ettim: Aslında telefonlarımız da aynı etkiyi yaratıyor.
Evin içinde oradan oraya savruluyorlar. Bir bakıyorsunuz koltukta, sonra mutfak masasında, ardından çocuğun yatağının ucunda… Hep göz önünde, hep elimizin altında. Böyle olunca da zihnimiz hiç tam anlamıyla uzaklaşamıyor.
Özellikle ergenler… Telefonları adeta cebinde taşıdıkları bir arkadaş gibi: Yemek masasında, ders kitaplarının yanında, hatta yorganın altında bile. Küçüklerde de tabletler.
Okul öncesi ya da ana sınıfında çocuklarına hiç ekran kullandırmayan ebeveynler var. İlkokul başladığında ise, diğer arkadaşları ekranla iç içe olduğu için mecburen veya eğitim amaçlı belli kurallar dahilinde izin vermeye başlıyorlar. Fakat bu disiplini sürdürmek hiç kolay değil. Çünkü etraflarında herkesin elinde bir ekran var. Çocuklar büyüdükçe, anne babalarının sağlıklı alışkanlıklar oluşturma çabasını bazen “fazla katı” ya da “çağdışı” bulabiliyorlar.
Bu noktada ebeveynler çoğu zaman kendilerini yalnız, hatta suçlu hissedebiliyor. Bir yandan çocuklarını korumak, bir yandan da akranlarından geri kalmalarını istememek veya akranlarıyla sosyal ilişkilerine zarar vermek arasında kalıyorlar.
Bir noktada şunu fark ettim: Telefon meselesi başta küçük gibi görünse de, hem çocukların odaklanmasını hem de aile içi etkileşimi derinden etkileyen bir engel haline geliyor.
Bu konuyu daha yakından anlamak için araştırmaya başladım. Başkaları bu sorunu nasıl çözmüş merak ettim; internette okudum, birkaç güvendiğim uzmana danıştım ve önerilerini not aldım.
Karşıma çıkan en basit ve etkili yöntemlerden biri “telefonlar için ortak bir ana üs” fikriydi. Çoğu aile bunu mutfakta duran bir sepetle uyguluyordu.
Kural netti: Yemek sırasında, aile sohbetlerinde, ders çalışırken ve uyumadan önce telefonlar sepete bırakılıyordu.
Başlangıçta çocuklardan ufak tefek homurdanmalar gelse de, aileler tartışmaya girmeden, pazarlık yapmadan bu alışkanlığı sürdürmüşlerdi. Zamanla çocuklar kendi istekleriyle telefonlarını sepete bırakmaya başlamış, bu onlar için bir yasak değil, zihinsel bir mola haline gelmişti.
Buradan anladığım şu oldu: Ekran kullanımını sınırlamak, güçlü bir direnç gerektirmez; doğru rutinlerle kendiliğinden kolaylaşır. Başka bir deyişle
“Asıl güç, telefona karşı koymakta değil; anda kalmayı doğal hale getiren alışkanlıkları küçük küçük yerleştirmekte yatıyor.”
Ve bu rutinler ne kadar erken öğretilirse, çocuklar da biz yanlarında olmadığımızda o kadar güçlü ve bağımsız oluyorlar.
Ekrem BAŞARI
Yazar Hakkında
Ekrem BAŞARI, eğitim teknolojileri ve gamification temelli öğrenme alanlarında uzmanlaşmış bir stratejik eğitim danışmanıdır. Özellikle K12 çağındaki çocukların öğrenme motivasyonunu artırmaya yönelik projeler geliştirir.
Türkiye'de ve globalde çeşitli özel kurumlarla çalışarak binlerce öğrenciye ulaşan Ekrem BAŞARI, aynı zamanda matematiksel düşünmenin küçük yaşta nasıl şekillenmesi gerektiği üzerine içerikler üretir.
Kurucusu olduğu Matematik KULÜBÜ üye öğrencileriyle, ortaokul çağındaki kardeşi ve yeğenleriyle geçirdiği zamanlar, hem akademik hem de pedagojik perspektifine sahada derinlik kazandırır.
Öğrenmenin bir oyun gibi hissettirilmesi gerektiğine inanır; bu yüzden hazırladığı programlar, çocukların merakını ve içsel motivasyonunu tetikleyecek şekilde tasarlanır.
Merhaba hocam ben Gülten Uludağ oğlum 8.sınıfa geçti dikkat dağınıklığı var matematik hiç sevmiyor bilgisi 2. 3. Sınıf düzeyinde özel dersi kabul etmiyor psikolok desteği aldık bir süre istemedi başarılı olamadık oyun bağımlılığı var 8. Sınıf bu sene sınavı var ne yapabiliriz bu süreçte bize yardımcı olabilirmisiniz çaresiz kaldım yalnız bir anneyim oğlum için ne yapabilirim şimdiden çok teşekkür ediyorum.